TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerinde Temmuz ayında yeni bir rekora imza atmış olduk. Aylık %9,5 oranında artan tüketici fiyatları, son 30 yılın en yüksek aylık enflasyonu oldu. Yüksek enflasyonlu yıllar olan 1990’larda bile bu kadar yüksek bir oranı görmedik.
Temmuz ayı, enflasyonun mevsimsel olarak düşük seyrettiği bir dönemdir. Buna rağmen, 2023 Temmuzunda aylık enflasyon artışı son 30 yılın en yüksek ilk 5’ine girmiş oldu (Düşük faiz, düşük enflasyon politikası uygulanan Aralık 2021 ve Ocak 2022’deki %13,6 ve %11,1’lik artışlar da yine ilk 5’in içinde).
Politika yapıcıları tarafından yapılan açıklamalarda Temmuz ayındaki rekor fiyat artışının zaten tahmin setinin içinde olduğunu ve önümüzdeki yılın ilk yarısına kadar enflasyonun daha da artacağını duyduk. Oysa biz enflasyonla mücadele etmiyor muyduk? Zira enflasyonla mücadele eden gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ortalama enflasyon %4 – %5 aralığına geriledi ve bazıları fiyat istikrarını tesis etti.
Yoksa biz enflasyonla yarım ağız mı mücadele ediyoruz?
Örneğin para politikası beklentilerle uyumlu bir sıkılaşmaya gitmiş olsaydı bu kadar yüksek kur şokları yaşamayabilirdik. Hatta Türkiye’ye yatırım yapmak isteğinde olan uluslararası portföy yatırımcılarının girişleri sterilize edilerek Merkez Bankası rezervleri daha da güçlenebilirdi. Hatta ve hatta KKM’ye ilgi düşerek program kendiliğinden sonlanabilirdi.
Kamu maliyesi alanında fiyat geçişkenliği yüksek dolaylı vergileri artırmak yerine yapısal bir dönüşüm yapılabilirdi. Nedir bu yapısal dönüşüm: harcamaların rasyonalize edilmesi, vergi tabanının genişletilmesi ve kayıt dışılıkla mücadele.
Ana politika setinde bu adımları atmayınca, piyasa/sermaye düzenleme ve kontrollerinden vazgeçemiyoruz. Bu kapanları gören yatırımcılar yurt içine ya hiç gelmiyor ya da çok sınırlı geliyor. Yaz aylarında belki hissetmeyeceğiz; ama kışa doğru yüklü bir ithalat faturası ve dış borç ödemeleri bizi bekliyor.
Diğer yandan hala piyasa kontrolleriyle enflasyon düşürülmeye çalışılıyor. Gıda, kira, otomobil, eğitim ve birçok alanda özel sektör için fiyat tavanları var. Bunlar enflasyonu düşürmek yerine piyasanın işleyişini bozuyor. Zira işe yaramış olsaydı 2022 sonrası ortalama gıda enflasyonu %70’i aşmaz, Temmuz ayında da yıllık kira gider artışı %82 olmazdı. Bir başka ifadeyle hanehalkı gıda temini ve barınma sorunu yaşamazdı.
Son olarak, enflasyonla mücadelede politika setinin doğru olması kadar kurumsallık, şeffaflık ve öngörülebilirlik ilkeleri de esastır. Çünkü çalışanın, işverenin, yatırımcının ve tüketicinin güvenini kazanmadan enflasyon maalesef düşmüyor.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/enflasyonla-yarim-agiz-mucadele/703237
Dr. Burcu Aydın Özüdoğru
Ekopolitik
4 Ağustos 2023