Küresel Piyasaların Odağı

Küresel piyasalar bu hafta hem para politikası hem de jeopolitik cepheden gelen yoğun gündemle yön bulmakta zorlandı. Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) ekim ayındaki sürpriz faiz indirimi, ABD-Çin hattındaki diplomatik temaslar ve teknoloji devlerinin yapay zekâ yatırımları finansal piyasaların algısını şekillendiren üç ana başlık olarak öne çıktı. Ben de bugünkü yazımda bu gelişmeleri ve etkilerini değerlendireceğim.

Fed’in sürpriz indirimi: veri yok, tartışma çok

Fed, bu hafta politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 3,75–4,00 aralığına çekti. Ancak kararın zamanlaması kadar gerekçesi de tartışma yarattı. Zira indirim, federal hükümetin kapalı olduğu ve dolayısıyla ekonomik veri akışının kesintiye uğradığı bir dönemde geldi. Üstüne üstlük karar metni de enflasyon için şahin bir duruş sergilerken geldi. Bu durum piyasada şu soruyu gündeme taşıdı:

Fed siyasi baskıya mı boyun eğdi, yoksa istihdam piyasasında sorunlar büyüyor mu?

Karar metninde politika yapıcıların bölünmüş olduğu açıkça görüldü. Başkan Trump tarafından atanan Fed Guvernörü Stephen Miran, 50 baz puanlık daha güçlü bir indirim talep ederken; Kansas City Fed Başkanı Jeffery Schmid faizlerin sabit tutulmasından yana oy kullandı. Bu tablo, Fed’in siyasi baskılardan ne ölçüde bağımsız karar aldığı tartışmasını yeniden alevlendirdi.

Powell’ın açıklamaları moral bozdu, tahvil faizleri sıçradı

Kararın ardından konuşan Fed Başkanı Jerome Powell, aralık ayında yeni bir faiz indiriminin “kesin olmadığını” vurguladı. Bu açıklama, piyasadaki iyimserliği hızla azalttı. Aralık ayında faiz indirimi olasılığına piyasalar faiz karar öncesi yüzde 90 ihtimal verirken, Powell’ın sözleri sonrası bu oran 20 puan geriledi. Faiz indirimi sonrasında ABD kısa vadeli tahvil faizlerinde sert bir yukarı sıçrama yaşandı. Bu hareket, yatırımcıların “erken gevşeme” adımına rağmen enflasyon risklerinin sürdüğüne inandığını gösterdi.

Trump–Xi görüşmesi: sembolik uzlaşılar, eksik başlıklar

Jeopolitik cephede haftanın en önemli gelişmesi, Başkan Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in yüz yüze görüşmesi oldu. Taraflar, ABD’ye yasa dışı fentanyl üretiminde kullanılan kimyasalların akışını durdurma ve ender yeryüzü elementleri ihracatına yönelik kısıtlamaları bir yıl süreyle askıya alma konusunda anlaştı. Ayrıca Çin’in ABD’den tarım ürünleri alımlarını artıracağı açıklandı.

Ancak görüşmede, yapay zekâ çipleri ve özellikle Nvidia’nın ileri seviye Blackwell işlemcileri gibi stratejik konuların gündeme alınmaması dikkat çekti. Bu eksiklik, teknoloji hisselerinde moralleri bozarken, küresel teknoloji tedarik zincirlerindeki belirsizlik ortamını devam ettirdi.

Yapay zekâ rallisi kâr baskısına takıldı

ABD borsalarında son dönemin en güçlü teması yapay zekâ (AI) yatırımlarıdır. Ancak bu hafta açıklanan bilançolar, bu trendin yatırımcılar için endişe kaynağına dönüşmeye başladığını gösterdi.

Meta hisseleri, insan zekâsını aşan AI hedefi doğrultusunda harcamalarını agresif biçimde artıracağını açıklamasının ardından, yüzde 7 geriledi. Alphabet gelir ve kârda güçlü performans sergilese de şirketin devasa AI harcama planı yatırımcıların temkinli kalmasına neden oldu. Microsoft’un da hisseleri, veri merkezlerine iki yıl içinde iki kat yatırım yapacağını duyurması sonrasında, yüzde 2 düştü.

Çin’le teknoloji ticareti konusundaki belirsizlikler AI ekosisteminin merkezinde yer alan Nvidia’nın ileri düzey çiplerinin geleceğine dair riskleri artırıyor. Bu tabloya, 2027’de 1 trilyon dolar değerleme ile halka arz hazırlığında olan OpenAI’ın planı da eklendiğinde, teknoloji sektöründeki çarpanın finansal sürdürülebilirliğinin sorgulanmaya başladığını görüyoruz.

Yatırımcılar açısından asıl soru artık şu: Yapay zekâ devrimi uzun vadede kâr mı, yoksa maliyet mi getirecek?

Altın: güçlü talep, zayıf momentum

Altın cephesinde tablo karmaşık. Fed’in faiz indirimi ve jeopolitik risklerin artışı, altın için destekleyici unsurlar olsa da son haftalarda fiyatlarda belirgin bir düzeltme yaşanıyor.

Dünya Altın Konseyi’ne göre, üçüncü çeyrekte 220 tonluk alımla merkez bankalarının altın talebi bir önceki döneme göre yüzde 28 arttı. Buna karşın, ekim ortasında ons başına $4.398 ile rekor kıran altın vadeli kontratları, bu yazıyı kaleme aldığım 30 Ekim tarihinde $4.000 seviyesinin altına geriledi.

Küreselde artan borç yükü ve güçlü merkez bankası talebine karşın artan tahvil faizlerinin yarattığı satış baskısı altını zıt yönlerden çekiyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde altın fiyatlarında çift yönlü sert dalgalanmalar görülebilir.

Finansal piyasaların yönü

Özetle, küresel ekonominin yönü yeniden aynı denklemde düğümleniyor: küresel siyasi gündem, faiz-enflasyon dengesi ile teknoloji devlerinin bekası…

https://aydinburcu.com/2025/10/31/kuresel-piyasalarin-odagi/

Dr. Burcu Aydın

Ekopolitik

31 Ekim 2025

Posted in Güncel Değerlendirmeler