Bu hafta 2024 yılında ne kadar kazanacağımız ve harcayabileceğimize ilişkin önemli veriler ve kararlar açıklandı. Nedir bunlar? Asgari ücret, memur maaşı ve emekli aylığı artışları, vergi ve kamusal ücret artışları, vs.
Bu kararlar ve 2024 yılında uygulanması beklenen politikalar eşliğinde, yılının kazananlarının ve kaybedenlerinin kimler olacağını değerlendirmek istiyorum.
İlk önce kazananlarla başlayalım.
Hanehalkı bazında 2024 yılının kazananları, tasarruf yapma kapasitesi olan çok sınırlı bir küme olacaktır. Bu kesim, enflasyonun üzerinde seyretmesi beklenen yüksek faiz oranlarıyla varlıklarını arttırma potansiyeline sahip olacaktır.
Şirketler bazında yılın kazananları ise gıda gibi temel ve zorunlu tüketim sektörlerinde yer alan ve kâr marjı yüksek olan firmalar olacaktır. Bir diğer kazanan sektör ise artan jeopolitik gerginlikler karşısında satışlarını ve kar marjını artırmaya devam edecek olan savunma sanayi olacaktır.
Şimdi gelelim 2024 yılının kaybedenlerine…
Bu yılın kaybedenleri maalesef yine ücretli çalışanlar olacak. Ancak onların yanı sıra nakit yönetim becerisi sınırlı olan esnaf ve şirketler de yılın kaybedenleri arasında yer alacak. Özetle 2024 yılı hem çalışan hem de işveren için oldukça zor bir yıl olacak.
İlk önce işverenlerle başlayalım.
2024 yılı yüksek enflasyon, yüksek faiz ve düşük talep nedeniyle birçok işletme adına oldukça zor bir yıl olacak. 2024 yılında artan ücret ve girdi maliyetleri, yüksek vergi oranları, sınırlı finansman imkânı ve düşük pazar hacmi birçok işletme için nakit akışını yönetme ve iş yapma becerisini devam ettirme adına önemli bir sorun olacak. Aynı zamanda açılan kamu-özel sektör ücret marjları da özellikle düşük rekabet gücünde olan firmalar için yurt dışının yanı sıra kamuya da çalışanını kaptırma anlamına gelebilecek.
İşverenler tarafında yaşanacak nakit yönetim sıkıntısı birçok çalışan adına da düşük ücret artışı veya iş kaybı demek olacak. Bu da halihazırda düşük istihdam ve ücret sorunlarıyla bunalmış olan hanehalkının 2024 yılında daha da zorlanacağını gösteriyor.
İlk önce istihdam konusuyla başlayalım.
Türkiye’de istihdam oranı halihazırda benzer ülkeler ve OECD ülkeler arasında en düşük oranlar arasında yer alıyor. En güncel veri olan 2023 yılı Ekim ayına bakacak olursak, 85 milyonluk nüfusumuzun sadece 32 milyonu çalışıyor. Bir başka ifadeyle Türkiye’de her bir çalışan toplam üç kişiye bakıyor. Bu da çok yüksek bir çalışan-bağımlı oranı olduğuna işaret ediyor.
Şimdi gelelim ücretlere…
Türkiye’de istihdamın düşük olmasının yanı sıra ücretler de maalesef oldukça düşük. Makalemde yer alan grafiklerde gösterdiğim üzere, Türkiye’de maaş ve ücretlerin katma değer içindeki payı, OECD ülkeleri arasında en düşük oranlar arasında yer alıyor. OECD çalışmasına göre 2022 yılında çalışanların aldığı ücret ve maaşlar ile işverenler tarafından ödenen sosyal katkı paylarının toplam değeri, Türkiye gayrisafi katma değerinin sadece dörtte birine denk geliyor. Bu oran 2022 yılında OECD ülkeleri genelindeki en düşük 2. oran. Oysa aynı yıl birçok OECD ülkesinde çalışanlar katma değerin yarısından fazlasını almış. Türkiye’de istihdamın en yüksek olduğu hizmetler sektöründe ise, çalışanların katma değerden aldığı pay %18 ile OECD’nin en düşük oranı. Aynı yıl, sanayi sektöründe çalışanların katma değerden aldığı pay %8 iken tarım sektöründe sıfır olmuş. Bu oranlar 2023 ve 2024 yıllarında muhtemelen daha da düşecektir.
Özetle 2024 yılı, firmaların nakit yönetim sorunlarıyla bunalacağı, hanehalkının ise yüksek işsizlik ve düşük gelir kıskacına gireceği, kaybedenin bol olduğu bir yıl olacak.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/2024-yilinin-kazananlari-ve-kaybedenleri/723408
Dr. Burcu Aydın Özüdoğru
Ekopolitik
5 Ocak 2024